|
F&M HAKKINDA
FRANCHISE HAKKINDA
FRANCHISE ALANLARA
FRANCHISE VERENLERE
EĞİTİMLER
FIRSATLAR
|
|
|
TÜRK TİPİ FRANCHISE NASIL OLMALI
Yabancıyı taklit
Franchise zincirler ABD’de 60’larda kurumsallaştı, dünyaya yayıldı. Türkiye’ye 80’lerde McDonald’s ile geldi, Taksim’de kapısında kuyruklar oluştu. Kerameti konseptte arayan yerli girişimciler yabancıları taklit ettiler. Sağra’nın patronu Almanya’da McDonalds’dan franchise eğitimi aldı, Türkiye’de Sağra Special zincirini kurdu. Sultanahmet Köftecisi İngilizlerden danışmanlık aldı, Fenerbahçe Pyramid AVM de McDonalds karşısına birebir aynı görünen restoran açtı. Mado, Baskin Robbins zengin çeşitle Türkiye’ye gelince çeşitlerini artırdı, ilk şubesini Caddebostan Bağdat Caddesine, Baskin Robbins’in tam karşısına açtı. Ziya Şark Sofrası Büyükçekmece Atirus AVM’de Burger King karşısında, ekipmanı, dekorasyonu ile birebir aynı ilk fast food restoranı Ziya Fast’ı açtı.
Neyse ki yerliler, yabancıları taklit etmenin işe yaramadığını kısa sürede anladı, aslına döndü. Güçlü yabancılar bir pazara girince, pazarı değiştirirler. İleri üretim teknikleriyle maliyet yapısını, ileri pazarlama teknikleriyle tüketici algısını değiştirirler. Büyük oynar, büyük harcar, büyük kazanırlar. 60’larda hayatımıza margarinle kola nasıl girdiyse, 80’lerde hamburgerle pizza da öyle girdi. Yabancıların pazardan ne pay aldığını görmek için canlı bir alışveriş merkezine gidin, gıda katındaki müşterilerin kaçının nereden yiyecek aldığını, ambalajlarına bakarak sayın. Genelde göreceğiniz tablo, az sayıda yabancının her birinin %15-30, çok sayıda yerlinin her birinin %1-5 pay aldığıdır.
Yerlinin farkı
Bu bariz üstünlüğün nedenini anlamadan, sadece yabancıyı taklit ederek onları geçemezsiniz. Hata yapmalarını bekleyip işinizi şansa bırakamazsınız. Yabancıların avantajı, ileri işletme ve pazarlama teknikleri kullanarak tüketiciye güven veriyorlar. Pahalı ekipman kullanıyor, düz elemanlarla etkin çalışıyorlar. Yerlilerin avantajı, tüketicinin sevdiği, alıştığı yöresel ürünleri sunuyorlar. Ucuz ekipman kullanıyor, uzman elemanla çalışıyorlar. Ustaya bağımlı olduğu için kolay büyüyemiyor, zincirleşse kalite standardı bozuluyor. Merkezi üretim yapsa maliyet şişiyor. Yabancıya benzemeye çalışsa yatırım artıyor. Pahalı otomatik ekipman kullansa otantik lezzet bozuluyor.
Örnek verelim. Pide, lahmacun otantik usulde taşfırında pişer, Trabzon pidesi kapalı uzun, Samsun pidesi açık yuvarlak, Antep lahmacunu sarımsaklı, Urfa lahmacunu isotlu olur. 1990’larda yabancı pizza zincirleri geldi, konveyörlü fırınla maliyet düşürdü, paket serviste bir alana bir bedava verdi, pazarı ele geçirdi. 2000’lerde pideciler yabancıları taklit edip konveyörlü fırın kullandı, otantik lezzet kalmayınca paket servis pazarına pizza hakim oldu. 2010’larda pide zincirleri AVM lerde konveyörlü fırın, uygun fiyat, etkin tanıtımla pizzayı geçti. 2020’lerde lahmacuncular caddelerde taşfırında otantik lezzetle, değerine satarak pizzadan müşterisini geri aldı. Sonuç olarak yabancıyı yarım taklit fayda sağlamaz, ya tam taklit edip ondan daha iyi olmak, veya kendi yolundan gitmek lazım.
Ülkemiz iş dünyasının franchise konusunda yapısal eksikleri var. Genel olarak eğitim sistemimiz teorik kalıyor, araştırma yapmadan duygusal karar alıyoruz, herkes kendi aklını beğeniyor, cahil cesareti para kazandırıyor. Perakende piyasasında devletin denetimi yetersiz kalıyor, düzenli çalışanın aleyhine haksız rekabet oluşuyor. Finansman imkanı sınırlı, para kıymetli, çekle senetle dönen çark, zincirleme kazalara neden oluyor.
Türkiye’deki franchise marka sayısı ABD ile neredeyse aynı, 2000 den fazla zincir var. Ancak zincirlerin ortalama şube sayısı ABD’de 200’ün üzerinde, Türkiye’de 20’nin üzerinde. Zincirler büyüyemiyor, kurumsallaşamıyor, şube sayısı 200’ü geçen ancak %10’u bulmaz. Franchise altyapısını oluşturmadan, ekibini kurmadan, standartlarını oturtmadan, eğitimsiz, denetimsiz, tanıtımsız franchise veriliyor. Bütün bu eksiklere karşın insanlar franchise alıyor, çoğunlukla da kendi başlarına yapabileceklerinden daha fazla para kazanıyorlar.
Türk tipi franchise
Bütün eksiklerine karşın franchise kazandırıyor ve yayılıyorsa, nedenini atasözlerinde bulabiliriz. İngilizler “körlerin arasında tek gözlü kral olur” demiş, herkesin kusuru var, eksiği az olan marka oluyor. Göçer atalarımız “kervan yolda düzülür” demiş, plan program olmayan yerde erken kalkan yol alıyor. Türk gibi başla, İngiliz gibi bitir demişler, zincirler büyüdükten sonra sistem kurmaya başlıyor.
Türk tipi franchise bu temeller üzerine kuruluyor. Zincirlerin çoğu sistemsiz çalışıyor, standartları yok işi ustasına bırakıyor, elemanlarını eğitmek yerine işi bilenini arıyor, tedarikçisini büyütmek yerine sömürmeye çalışıyor, reklam bütçesini satışı artırmak yerine franchise satmak için kullanıyor, franchise alanları güçlendiren denetim yerine kınayan teftiş yapıyor. Yapılması önerilen ne varsa tersini yapıyor. İşin enteresan yanı, zincirin ilk yıllarında sistem kurmaya kaynak ayıran masrafını çıkaramıyor, hatta masrafsız çalışanların kendisini taklit etmesi, elemanlarını çalması, satış fiyatlarını kırması nedeniyle batabiliyor. Zincirler ancak büyüyüp para kazandıklarında franchise sistemini kurmaya kaynak ayırıyor, kurumsallaşıyor, pazara hakim oluyor.
Türkiye’de 30 yılı aşkın süredir franchise alan, veren, kuran, yöneten, eğiten, danışman olarak sektörün içindeyim. Maalesef yukarıdaki tespitimi doğrulayan birçok vaka gördüm. Ülkemizde franchise ile büyüyen yerli zincirlerden başta sistem kuranlar masrafların altında ezildi, taklit edenler kazançlı çıktı. Sonda ise hep sistem kuranlar kurumsallaşmayı ve büyümeyi başardı. Yabancı zincirlerde ise tersine, başta sistem kuranlar kazandı, sistemsiz, kadrosuz, sadece franchise satarak büyümeyi deneyenler kapandı. Bunun nedenleri var.
-
Gelişmiş ülkelerde milli gelir 40 bin dolar civarında, orta gelir dilimi büyük ve homojen, zincirler bu kesime hitap ediyor. Bizde 10 bin dolar civarında, yüksek gelirli az, dar gelirli çok, orta gelire hitap edecek şekilde tasarlanmış zincirler arada kalıyor, ucuz satmayı usulsüz de olsa beceren kazanıyor.
-
Gelişmiş ülkelerde devlet de gelişmiş, tüketiciyi, yatırımcıyı koruyor, iş dünyasını kurallara uymaya zorluyor. Bizde her şey yapanın yanına kar kalıyor, mevzuata uyanın maliyeti, vergisi, sigortası, eğitimi, iş güvenliği, kalitesi, servisi vb. ile artıyor. Fiyat farkını marka güvencesi arayan orta ve yüksek gelirliler ödüyor, dar gelirli aldırmıyor.
-
Gelişmiş ülkelerin tedarikçileri de gelişmiş, zincirler tedariki uzman kuruluşlarla anlaşarak çözüyor. Bizde makul fiyatlı güvenilir tedarikçi bulamayan perakende zincirleri üretimi ve lojistiği üstleniyor, bunu gelir kapısı ve kalitenin şartı olarak görüyor, pazarı zinciriyle sınırlı kalınca maliyeti şişiyor. Artan maliyeti fiyata yansıtınca müşteri kaçıyor.
-
Gelişmiş ülkelerde sermaye ucuz, işçilik pahalı, teknolojik ekipmana yüksek yatırım yapıyor, işçiliği basitleştiriyor ve ucuzlatıyorlar. Bizde para pahalı, işçilik ucuz. Basit ekipmanla düşük yatırım yapılıyor, elemana muhtaç kalıyor, yetişmiş eleman kapışılıyor, franchise zincirinin avantajı kalmıyor.
Bu durumun sadece ülkemize özgü olduğunu sanmıyorum. Gelişmekte olan ülkelerin iç dinamikleri birbirine benzer olsa gerek. Türkiye’nin 30 yılı aşan franchise deneyiminin birçok ülkeye yararlı olacağını düşünüyorum. Türkiye’de büyümeyi başaran franchise verenlerin bu açıdan çok değerli bir birikime sahip olduğuna inanıyorum.
Türk tipi franchise zinciri kuranlara önereceğim adımlar, pazarın dinamiklerini anlamak, kendi sınırlarını tanımak, doğru stratejiyi belirlemek, sistemi elzem ve mühim konularla sınırlamak, kurumsallaşmayı zamana yaymak.
Osman Bilge
07 Mart 2004
|
İŞ FİKRİ - THERMAL SAUNA (Para dergisi) |
TERLEME KABİNİ
Geçen sene yeni bir ürün dikkatimi çekmişti, numune getirmiş, pazarını araştırmıştım. Sağlık alanında kullanılan, kullanıcıya çok yararlı ve yurt dışındaki işletmelerde hızla yaygınlaşan bir cihaz. Saunayı andıran bir tür terleme kabini. Sauna gibi kullanılmasına karşın, sıcak hava değil, ısı ışını veriyor ve bir çok ilave yararları var. O zaman yaptığım temaslarda, tanınmadığı için ilgi görmediğini farketmiş, tanıtmak için harcanacak zaman ve para yaptığım işlerle uyuşmadığı için beklemeye bırakmıştım. Geçen hafta bir gazetede gördüğüm “Türkiye’nin en büyük saunasında Infra Rood Sauna kullanıldığı” haberi, bizde de bu işin de zamanının geldiğini hissettirdi. Ben de bu iş fikrini sizlerle paylaşmak istedim.
Terleme kabininin sağlık üzerindeki etkisi, aslında basit ve doğal bir esasa dayanıyor. Dünyamızda yaşamın kaynağı güneş ve ondan gelen enerji. Güneş ışınlarının “kızılötesi” olarak adlandırılan kısmı, ısı ışınlarını oluşturuyor. İnsan vücudu ise bu ışınlardan sadece 5-15 mikrometre uzunluktaki emebiliyor. Bir anlamda bu ışın doğrudan 4 cm kadar “içimize işliyor”.
YARARLI IŞINLAR
Hatırlayın bakalım, romatizması olan yaşlılar ne yapar? Yazın sahilde kendilerini kuma gömerler. Çünkü ancak böyle ısınır, ağrılarından kurtulurlar. Nedeni, ısınan kumlardaki kuvars kristallerinin yaydığı ısı ışınlarının vücut tarafından derhal emilmesi. Kuvars kristallerinin yaydığı 5-15 mikrometre dalga boyundaki ışınların doğrudan emilmesi. Güneşte kalmak veya sıcakta durmak aynı etkiyi yapmıyor, çünkü deri yüzeyden ısındıkça, kan dolaşımıyla soğutuluyor.
Isı ışınlarının Japonya’da tıp amaçlı kullanımı, 60’lı yıllarda Dr. Ishikawa tarafından başlatılmış. 80’lerden itibaren Amerika’lılar saunalara ısıtma elemanları yerine kuvars lambalar koyarak kitlelere ulaştırmışlar. Ortam ısıtılmadığından, enerjinin %80’i doğrudan vücuda ulaşıyor. Daha kısa sürede, saunanın onda biri kadar enerji harcayarak, daha çok terleme sağlanıyor.
SERİN TERLEME
Isı ışınlarının doğrudan vücuda ulaştığı için, ortam sıcaklığı saunada olduğu gibi 80-100 derece değil, 40-60 derece arasında tutuluyor, ortam havalandırılabiliyor. Kalp sağlığı veya yaş nedeniyle sıcaktan olumsuz etkilenenler, solunum sorunu olanlar saunaya giremezken, terleme kabinlerini güvenle kullanabiliyorlar. Aynı sürede atılan ter miktarı ise klasik saunanın iki katını buluyor.
Sıcaklığın içe işlemesi, terin yapısını da etkiliyor. Hareketle veya sıcakta terleyince %95-97 su atılıyor. Isı ışınlarıyla terleyince %80-85 su, kalanında ise yağ, kolesterin, yağda çözünen zehirler, ağır metaller, asit, sodyum, amonyak atılıyor. Yoğun yağ atıldığından, selülite de iyi geliyor.
İçe işleyen ısının bir faydası da, kas ve eklem hastalıklarına oluyor. Eklem iltihabı, romatizma ağrıları, kas spazmı, bel ağrısı, kas ağrısı, kas gerilmelerine de iyi geliyor. Dokular 45 derece sıcaklıkta kalıcı uzama gösterdiğinden, tendon ve kas yaralanmalarında kabinde yapılan esneme hareketleri çok yararlı oluyor.
KALBE KİLOYA ÇARE
Terlemenin bir yararı da zayıflatması. Vücudumuz bir gram ter oluşturmak için 0,586 kcal harcıyor. Örneğin 40 dakikalık terleme, 10-15 km koşmaya eşdeğer kalori yakıyor. Hem de hiç yerinden kalkmadan, diyet yapmadan. Vücudun ısınmasıyla birlikte ısıyı atmak için nabız yükseliyor, kalp atışları güçleniyor, kondisyon kazanılıyor. NASA 80’lerden bu yana uzaydaki astronotları için bu yöntemi kullanıyor.
İŞ FİKRİ
Tüm bu yararları sağlayan ürün, aslında basit bir kuvars lamba. Elektriğe takıyorsunuz, ışın yayıyor, karşısına geçip terliyorsunuz. Buna karşın, iş yapmak söz konusu olunca planlı ve ihtiyatlı olmak gerek. Ürün ve kavram bizim pazarımız için yeni. Hedef kitlesinin belirlenmesi, yararlarının anlatılması, kullanımının benimsetilmesi gerek. Ben ürünü ilk tanıdığımda, önce yurt dışında yaşayan tanıdıklarımın izlenimlerini ve dışarıda nasıl kabul gördüğünü araştırmıştım. Gördüğüm kadarıyla farklı kitlelere, farklı amaçlarla, farklı şekillerde sunulabiliyor.
• Eğlenmek ve biraz da form tutmak için saunaya, spor salonuna, spa’ya gidenlere “yeni bir alternatif” olarak sunuluyor. Sauna gibi kullanılıyor, saat hesabı satılıyor.
• Spor klüplerinde karşılaşma öncesinde ısınma, sonrasında gevşeme ve sakatlanmalarda tedavi için “ilaç niyetine” kullanılıyor. Spor doktorundan onay, antrenörden istek gelmesi lazım. Meşhur birileri kullanınca da adet haline gelecek.
• Güzellik salonlarında zayıflama ve selülit giderme amacıyla “mucize tedavi” şeklinde sunuluyor. Olabildiğince bilimsel görünüşlü aletlerle, seanslar halinde uygulanıyor. Örneğin bir kabinde içinde bisiklet çevirtirken zayırlatabiliyor veya hortumların ucunda kafalarla bölgesel ışınlama seansları uyguluyor.
• Ev konforu amacıyla satıldığında, “modern sauna” şeklinde sunuluyor. Güzel görünümlü, kaliteli malzemeden, içinde müzik tesisatıyla, renkli ışıklarla kromoterapi yapan, kırılmaz camlı vb. üretiliyor. Mekanın izin verdiği kadar büyüklükte bir kabin, banyoyu veya spor odasını süslüyor.
Bu basit ama çok yararlı teknikten iş çıkarmak isteyenler, neler yapabilirler?
• Yurt dışından hazır “enfrarujlu sauna” getirip satabilirler. Paneller halinde çam veya sedir ağacından yapılan farklı büyüklükteki modeller, bir çok konforu da içeriyor. Amerika ve Avrupa’da bir çok üretici var. İthal fiyatları 1-3000 $ arasında değişir sanıyorum. Ürün ilginç olduğu için kar marjı tatminkar olabiliyor. Fuarlarda boy göstermek, pazarlamaya yüklenmek şart.
• Sauna gibi kullanılacak “terleme kabini” üretebilirler. Sauna üreticisi olsun olmasın, ahşap mobilya yapan herkes, kuvars lambaları getirip terleme kabini yapabilir. Ev saunasının çok büyük bir pazarı olduğunu sanmıyorum, zaten alacak olan aldı. Terleme kabininin sauna yerine değil, farklı amaçla satılması daha doğru olur. Yorulmadan zayıflamak isteyenler, kardiyovasküler çalışmaya ihtiyacı olan ama zamanı olmayanlar, vücudunu yıpratan bir tempoyla yaşayıp toksin atmak isteyenler, sauna almayacak olsalar bile, kaliteli, markalı, kullanışlı ve uygun fiyatlı bir kabini alırlar. Bir çok tanıdığımın evinde süs gibi duran koşu bantları görüyorum, bu da en az onlar kadar satar. İyiyi ucuza üretip hesaplı satmak, yaygınlaşmak için gerekli. Tanıtım, bayi ağı ve temiz üretim şart.
• Selülit tedavisine yönelik cihazlar yapabilirler. Sistem zararsız ısı ışını kullandığından kolayca uyarlanabilir. Konunun uzmanlarından alınacak danışmanlıkla güç ve dozaj konusu halledilir, yabancı örnekleri incelenir, kafalı kollu ünitelerle, modern tasarımlı bir alet üretilirse çok yüksek fiyatlarla satılabilir. Ben İtalyan malı bir cihaza 100.000 $ vereni gördüm.
saunabrokers.com
home-sauna-guide.com
healthmatesauna.com
infraredsauna.net
sunlightsaunas.com
saunas.com/infrared.html
farinfraredsauna.com
chinasauna.com/fir%20sauna.htm
saunasfactorydirect.com
westfalia.de
|
|
|
|
|